2024-01-15

Basında Çizgizâr Hasan Aycın’ın Kaleminden Kutsal Kudüs ile Yâreli Filistin’e Uzanan Kırk Çizgi Sergisi



Fizik Gerçeklikten Metafiziğe Hasan Aycın'ın Çizgileri

Hasan Aycın’ın çizgileri öncelikle kendi özünde bir tefekkürü taşımakta ve belli bir medeniyet anlayışıyla hareket etmektedir. Bu çizgilerin kökleri çok derinlere gitmekte, zaman zaman bu çizgilerle çok sembolik bir dil kurulmakta, muazzam bir soyutlama ortaya çıkmaktadır. Hasan Aycın’ın çizgileri bazen çok
siyasi bir düzlemde de yer alır. Yani bize fazlasıyla gerçekçi bir aktarımda bulunurlar: Bazen gündelik hayatın sıradan, herhangi bir ânını resmetmekte, kimi zaman da katman katman açılarak hakikaten bizi başka âlemlere,
farklı noktalara, gerçek ötesine sürükleyebilmektedirler. Dolayısıyla, bu çizgi âleminde gerçekliği çok fazla sorgulayabiliyoruz, diyebiliriz.
Gerçeklik dedik ama hangi gerçeklik? Yani bir karede görünenin ötesi, hatta görünenin ötesinin de ötesini kastediyorum. Bazen aynı kare içinde o gelgitleri yaşıyoruz; bazen çizimi bir bütün olarak ele aldığımızda bir önerme çıkarsayabiliyoruz. Aslında bu çizgilerin bizi sürüklediği bir serüven söz konusu.
Hasan Aycın’ın çizgileri bizi biraz zorluyor; bizi kafa yormaya, düşünmeye, odaklanmaya, konsantre olmaya ve bazı çıkarımlara varmaya yöneltiyor. Dolayısıyla, en basit anda dahi zengin muhayyel bir dünya görüyoruz
bu çizgilerde. Çünkü basitlik gibi görünen, ya sofistike olandan süzülerek gelmiş bir basitliktir ya da bizim bir anda belki fark edemediğimiz ama sonra farkettiğimizde adeta bir hayret makamına yükseleceğimiz bir gerçeklik ifadesidir. Diyebiliriz ki, Hasan Aycın çok değişik dokunuşlarla, temaslarla, bizi bazen karmaşık bazen karmaşıktan basite ya da karmaşıktan karmaşığa yönelten bir düzlemde bir serüvene davet ediyor; fizik gerçekliğin ötesine geçip metafiziğe, dolayısıyla gerçekliği daha bütüncül bir şekilde hakikat olarak algılama potansiyeline, dolayısıyla aşkın olanla irtibata bir çağrıya dönüşüyor.

İhsan Kabil